Orman Genel Müdürlüğü (OGM), son yangınların ardından sosyal medyada yayılan yanlış bilgilere açıklık getirdi. "Yine mi çam dikiliyor?", "Neden meyve ağacı dikilmiyor?" sorularına bilimsel verilerle yanıt veren OGM, ağaçlandırma çalışmalarının gerçeklerini paylaştı.
Yangın Sonrası Ağaçlandırma Çalışmaları
Türkiye ormanları çeşitli ağaç türlerine ev sahipliği yapmaktadır. Meşe, sedir, ladin, kestane, kızılağaç ve gürgen gibi birçok tür doğal olarak yayılım gösterir. OGM'nin YARDOP projesi kapsamında, her bölgenin iklim, toprak yapısı, rakım ve güneşlenme koşulları dikkate alınarak yangına dayanıklı türler seçilir. Bu nedenle "her yere her ağaç yetişir" yaklaşımı bilimsel olarak doğru değildir. Çalışmalar, yerel ekosisteme uygun türlerle, bilimsel veriler ışığında yürütülür. Doğal yayılım gösteren türlerin seçimi, uzun vadeli sürdürülebilirliği hedefler. Bu, çevresel denge ve biyolojik çeşitliliğin korunması açısından büyük önem taşır. Projenin amacı, sadece ağaçlandırma değil, sağlıklı ve dirençli bir orman ekosistemi oluşturmaktır.Çam Ağaçlarının Tercih Edilmesinin Sebepleri
Türkiye'nin doğal bitki örtüsünün önemli bir bölümünü oluşturan çam ağaçları, kuraklığa dayanıklılığı ve yangın sonrası kendini yenileyebilme özelliği ile öne çıkar. Kızılçam gibi türler, yangından sonra kozalaklarını açarak toprağa tohum bırakır ve ilk yağmurlarla birlikte çimlenir. Milyonlarca yıldır Anadolu'da yetişen çamların Marshall yardımıyla getirildiği iddiası ise 20 milyon yıllık çam fosilleri ile çürütülmüştür. Hatta Kızılçam (Pinus Brutia), dünya literatüründe "Turkish Red Pine" olarak adlandırılır. Bu da çam ağaçlarının ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Bu türlerin yaygın kullanımı, yerel ekosistemin korunmasına ve sürdürülebilirliğe katkı sağlar. Ağaçlandırma çalışmaları, uzun vadeli bir bakış açısıyla ele alınmalıdır.Meyve Ağaçlarının Ormanlaştırmada Kullanılmamasının Nedenleri
OGM, ormanlarımızda doğal olarak bulunan meyveli türlerle orman oluşturmanın mümkün olmadığını açıkladı. Zeytin, badem gibi ağaçlar, sulama, gübreleme gibi yoğun bakıma ihtiyaç duyarlar. Yangına karşı hassastırlar ve sık dikim mümkün olmadığı için erozyon kontrolünde yetersiz kalırlar. Ayrıca oksijen üretimi ve karbon tutma gibi ekosistem hizmetleri bakımından, diğer türlerden oluşan ormanlara kıyasla daha düşük performans gösterirler. Ancak OGM, orman köylüsüne ve çiftçilere tarımsal gelir sağlamak amacıyla zeytin, badem, ceviz gibi türlerle ilgili destek ve teşvikler sunmaktadır. Bu destekler, tarımsal faaliyetlerin sürdürülebilirliğini ve ekonomik faydalarını artırmayı amaçlar. Bu yaklaşım, ekosistem hizmetlerinin optimize edilmesi ve ekonomik kalkınmanın desteklenmesi arasında bir denge kurmayı hedefler.OGM, doğayla uyum içinde çalışmanın önemini vurgulayarak, ormancılık faaliyetlerinin bilimsel teknikler ve planlamalar doğrultusunda yürütüldüğünü belirtti. Yanlış bilgilere değil, bilimsel gerçeklere kulak verilmesi gerektiğinin altını çizdi.